Home / Kişisel Gelişim / Mutlu olmak için 4 muhteşem İlahi Yasa

Mutlu olmak için 4 muhteşem İlahi Yasa

Hayatınızda mucizelere tanıklık etmek, hayatınızda mucizeler yaşamanız için 4 muhteşem İlahi yasa. Bu yasalara göre hayatını düzenleyin, siz de göreceksiniz ki, para, aşk, sevgi, sağlık, huzur, mutluluk kendiliğinden hayatınıza gelecek. Günümüzde birçok insan hayatından memnun değil, mutsuz, stres içerisinde, hatta depresyonda. Kimileri maddi sıkıntılardan muzdarip, kimileri ailevi sorunlardan şikayetçi, kimileri arkadaş çevresinden, kimileri iş ortamında yaşadıklarından. Annesinden, babasından, çocuklarından, eşinden herkes birbirinden şikayetçi. Mutlu olmak, huzurlu bir yaşam sürmek bu kadar mı zor? Hayır, aslında mutlu olmak çok kolay ama bir zorlaştırıyoruz, hayatımızı biz kendimiz karmaşık bir hale getiriyoruz. Mutlu olmak için 4 muhteşem İlahi Yasa .

Mutlu olmak için 4 muhteşem İlahi Yasa

Yargılama

Farkında olmadan sürekli başkalarını, kendimizi o kadar çok yargılıyoruz ki.  Başkalarını yargıladıkça, o kişilerin yaşadıkları aynı olayları kendi hayatımıza çekmiş oluruz.  Peygamber Efendimiz (sav) hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: “Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz.” (Tirmizi, Kıyamet, 53, no: 2507; Beyhaki, Şuabu’l-İman, 5/315, no: 2778; bk. Keşfu’l-Hafa, 2/265). Yargıladığımız, kınadığımız, bir kusur işlediğimiz kişiler varsa onlardan özür dilemeliyiz ve bol bol bunun için tövbe istiğfar çekmeliyiz.

İsra Suresi 70. Ayet’te Allah (c.c) buyuruyor ki: “Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.” Bu ayet-i kerimeden de anlaşılacağı üzere, insanoğlu, eşrefi mahluk-yaratılmışların en şereflisidir. O nedenle, kendimizi yargılamak bu hayatta yapacağımız en kaba şey. Biz kendimizi acımasızca yargıladığımız zaman çevremizdeki birçok kişi de bizi acımasızca yargılamaya başlar. Biz kendimize merhamet edeceğiz ki karşımızdaki insanlar da bize merhametli olsun.

Tövbe istiğfar

Eğer kendimizi yargıladığımız durumlar var ise nasuh tövbesi edip bol bol tövbe istiğfar çekmeliyiz. Sürekli geçmişte yaptığımız hatalara takılıp keşke böyle yapmasaydım, keşke böyle olmasaydı gibi sözler sarf ederek kendimizi hırpalamamalıyız. Bir hata yaptığımız zaman şöyle düşünmeliyiz: “Bu hatayı o anki farkındalığım, bilişimle yaptım. Allah da bunun için izin verdi. Demek ki, Allah’ın bir planı vardı. O hatalar sayesinde ben bugün bu hataları yapmamam gerektiğini öğrendim.” Sonrasında bu hatalarımız bol bol tövbe istiğfar edip, bir daha aynı hataları yapmamaya özen göstermeliyiz.

Eğer biz başkalarını yargılamış, kınamış, onlara karşı bir hatamız olmuşsa bu kişilerden özür dileyip kendimizi affettirmeye çalışmalıyız. Bu durumda da yine bol bol tövbe istiğfar etmeliyiz. Yüce Rabbimizin eşrefi mahluk olarak yarattığını belirttiği insanoğlunu yargılamak, kınamak bu hayatta yapacağımız en büyük hatalardandır.

Şükretmek

Şükür, nimetleri çoğaltır. Allah (c.c) verdiği nimetler karşısında şükretmemizi istiyor. Bakara Suresi 52. ayette de Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Bundan (o kötülük ve nankörlük tavırlarınızdan) sonra, (belki artık) şükredersiniz diye sizi (yine) bağışlamıştık.”

Gerek iyi durumda gerekse karşılaştığımız olumsuz durumlarda şükretmeliyiz. Bizim derdimizi nimet sayabilecek insanlar olabileceğini unutmamalıyız. Örneğin, çocuklarının yaptığı yaramazlıklardan bunaldığını söyleyip sürekli şikayet eden ebeveyn, çocuğu olmadığı için büyük üzüntüler yaşayan ebeveynler olduğunu unutmamalı. Karşılaştığımız her durumda şükretmek hayatımıza güzellikleri çeker. Yaşadığımız olumsuzluklar karşısında şikayet etmek yerine o olumsuzluklardan dersimizi alıp şükretmeliyiz. 

Zihnimizdeki gerginlikler bedene tepki olarak vurur ve ruhsal-fiziksel hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olur.  Zihnimize kendimizi yargılama, kendimiz ile ilgili değersizlik, vs olumsuz bir duygu geldiği zaman, “Ben bu inancımı iptal ediyorum. Bu kime ait, bilinçle sahibine geri gönderiyorum” , “Her şey görünen tersi, hiçbir şey görünenin tersi değildir” diye kendi kendimize tekrar etmeliyiz. 

Affetmek

Affetmedikçe aynı olayları ve aynı insanları hayatımıza davet ederiz. Affederek sırtımızdaki manevi yükleri boşaltırız. Afetmemek, zehri kendimiz içip karşımızdakinin ölmesini beklemek gibi bir şeydir. 

Zihnimizde sürekli bize yapılan haksızlıkları konuşarak anı kaçırırız. 

Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu ki: “Affedin ki, Allah (cc) da sizi affetsin ve şerefinizi yükseltsin!”

Musa aleyhisselam: “Ya Rabbi (cc)! Senin indinde en aziz kimdir?” diye sordu. Allah-ü Teala (cc) da: “İntikam almaya gücü yeterken affedendir.” buyurdu.”

Affetmek unutmak değil acıyı özgürleştirmektir. Affetmek, o kişiyi sevmek değil, o kişiyle konuşmak zorunda kalmak değil, o kişiyle ilişkileri sürdürmek değil, beklentileri doğrultusunda davranmak değil. Affetmek, yapılanı yok saymak, örtbas etmek değil. O kişiyi kucaklamak, suçsuz bulmak da değil. Kişiyi haklı bulmak da değil, fedakarlık değil, katlanmak değil, kişiyi onaylamak değil.

Affetmek, küskünlüğün, kırgınlığın, nefretin hapishanesinden özgürleşerek, acıyı hissetmemektir. Duygusal unutma, affetmenin diğer adıdır. Affetmek, sorumluluğu üzerine alarak yüzleşmek demektir. Kendi kul hakkına girmekten vazgeçmektir. Affederek, sırtımızdaki yükleri bırakarak anda kalmayı öğrenir, mutlu olursunuz.

Yargılamayın, affedin, şükredin ve istiğfar edin ve hayatınızda mucizelere tanıklık edin.

Kaynak: https://www.instagram.com/p/CN8C-UTF8vE/

https://www.instagram.com/secilce.accessbars.regresyon/

Not: Tarafınıza ya da bir yakınınıza büyü yapılmış olacağından, cin musallatına maruz kalmış olabileceğinizden şüpheleniyorsanız, bakım hizmeti almak için Bakım hizmeti nasıl alınır başlıklı yazımızı da mutlaka okumanızı tavsiye ederiz.

Tavsiye Yazılar

Hakkında tılsımlı dualar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir