Home / Kişisel Gelişim / Size yaklaşan bir olayın hayrınıza olup olmayacağını nasıl anlarsınız?

Size yaklaşan bir olayın hayrınıza olup olmayacağını nasıl anlarsınız?

Size yaklaşan bir olayın hayrınıza olup olmayacağını nasıl anlarsınız? Sevmediysen zorlama! Hani derim ya bir insanı ilk görüşte sevdiniz sevdiniz sevmedinizse çok fazla zorlamayın. Ruhunuzun vardır bir bildiği 🙂 İnsanlar hakkındaki ilk izleminiz ve kalbinizin sesi çok önemli. Hayatımızda yaşadığımız birçok olumsuzluğun sebebi spiritüel yasaları bilmemiz, İlahi Kanunlara uygun bir yaşam sürmemizden kaynaklanıyor. Bu yazımızın size hayatınızda ışık tutacağını, çok faydalı olacağını söyleyebilirim, mutlaka sonuna kadar okuyun.

Size yaklaşan bir olayın hayrınıza olup olmayacağını nasıl anlarsınız?

Evrende her şey kayıtlı 

Etrafımızda bir enerji alanı var işte bu alan yani morfik alanımızda bizimle ilgili tüm kayıtları tutuyor… Bu en gerçek iletişim aslında. Burada yanlış anlama mümkün değil. Bu yüzden birini görür görmez severiz ya da hoşlanmayız. Yada bazıları hakkında kuşkuya kapılırız. Ha bu arada bazen birini görüyor ve diyorsunuz ki sanki daha önceden tanıyor gibiyim. Evet aslında onu ruhen tanıyorsunuz. Ve o kişi hakkında ilk olarak ne düşündüyseniz doğru olan genellikle o biliyor musunuz.

Bilinçaltımız mesajlar verir

Çünkü burada yine bilinçaltımız devreye giriyor. Net bir şekilde hatırlayamasanız da size mesajları veriyor. Biz hiç farkında olmasak da atom altı boyut itibari ile bizimle aynı frekanstan varlıklar arasında bağlantılar her an oluşmakta. “Morfik alanlar ”teorisine göre doğada bir tür hafıza mevcuttur. Bu evrendeki olan biten her şeyi kaydeden bir bilgi havuzudur. Bir bilgi bu kolektif bilince kaydedilir ve evrenin başka bir yerinde eşzamanlı olarak var olabilir. Birbirlerini hiç tanımayan fakat aynı türden, aynı frekansta olan varlıkların mekân ve zaman farkına rağmen aralarında şuursal bir “ortak alan” oluşturup, birbirlerini etkilemeleri olayına bilim adamları “morfik alan” adını vermekteler.

Bedenimiz geleceğin havasını ölçer

“Bedeniniz çevremizde olup bitenleri ve hatta yakın geleceğin havasını ölçen bir barometredir.” der Frekans kitabında Penney Peirce “Biliyordum. Bunun olacağını hissetmiştim” dersiniz. Bedeniniz yakın çevremizdeki malumatı toplar ya da olacak olan bir olayla ilgili bilgileri alır çünkü titreşim dalgaları bize sürekli olarak veri getirir.

İlk yayılma ve kasılma dalgalarını algılamazsanız, bu bilgiler daha da “tiz sesli” ve ısrarcı olurlar. Bedeniniz önce fısıldar, sonra boğazını temizler, kapınızı çalar, sonra kapınızı deliler gibi yumruklamaya başlar, en sonunda da kırmızı ışıkları yakıp sireni açar. Minik kasılmalar gerilim, gerilimden sancılar, oradan kronik ağrılar yaratır ve işin ucu felç ve travmalardan kazalara kadar gider. Her ağrı ve travmanın altında bedeniniz ve ruhunuzdan gelen alınmamış bir mesaj vardır. Size yaklaşan bir olayın sinyallerini de bu şekilde hissetmek mümkün. Aynı şekilde duygu ve düşünceler birbirimize gönderdiğimiz en güçlü enerjilerdendir. Dolayısıyla biri başkası için kötü sözler söylediğinde onları kendine karşı çevirmiş olur.

Kubilay Aktaş bunu şöyle anlatıyor:

Bunlara ‘benliğin alıcıları’ (self receptors) adı verilir hücre zarında bulunan Bu yapılar niyetlerimiz ve kişiliğimiz ile ilgili bilgileri algılar. Sadece kendi benliğimizle ilgili değil çevreden gelen benlik bilgilerini de yakalarlar. İnsan çevreden gelen tüm etkileri bilinçaltı düzeyde yakalayabilir ve zaman içinde de anlayabilir.

Çevreden gelen her etki, farklı bedenlerde farklı etkiler gösterir. Bunda çevre faktörü, genetik kodlar ve doğum ânındaki kozmik etkiler gibi birçok etken rol oynar ve bunların tümü potansiyellerimizi oluşturur. Her insan bu anlamı ile özeldir. Çünkü evren kendisini tekrar etmez…

Çevreden gelen her etki, kişiye özgü titreşimler olarak algılanır. Bazı durumlarda iki kişinin titreşimi birbirine uyar ve halk arasında ‘yıldızın barışması’ tabirini kullanırız. Bazen aynı etkilere farklı tepkiler veririz. Burada belirleyici etken esmalarımızın çeşitliliği, farkındalığımız ve tecrübelerimizdir. Esmalar ise Rubûbiyet dâiresindeki sıfatlarımızdır.

İki frekansın aynı dalga boyunu paylaşması, ‘birlikte titreşmeleri’ anlamına gelir ve insanlar bu yapıları ile kendilerine yakın insanların titreşimlerini yakalayabilirler. “Kim hangi yıldıza (titreşime) bağlıysa, onun mîzâcı o yıldızın hükmündedir.” Hz. Mevlânâ Ve bu anlamı ile aralarında telepatik bir iletişim ağını oluşturabilirler. Burada önemli nokta şudur ki; bizler fiziksel olmayan bir düzlemde fiziksel olmayan bir alan üstünden iletişim kurarız. Bu, şu demek!

Biz zaman ve mekâna bağlı değiliz. İnsanlar çok uzak mesafelerden birbirleri ile iletişime geçebilirler. Hepimiz birer telepatız da diyebiliriz aslında. Mesela Aborjinler bu özelliklerini çok geliştirmişlerdir. Ve onlar çok fazla konuşmazlar çölde düşüncelerle iletişim kurarlarmış.

Kaynak: Nur Demir https://www.milliyet.com.tr/pembenar/nur-demir/sevmediysen-zorlama-2912638

Hayatınızdaki Değişiklikleri Şaşkınlıkla İzleyeceksiniz!

Not: Tarafınıza ya da bir yakınınıza büyü yapılmış olacağından, cin musallatına maruz kalmış olabileceğinizden şüpheleniyorsanız, bakım hizmeti almak için Bakım hizmeti nasıl alınır başlıklı yazımızı da mutlaka okumanızı tavsiye ederiz.

Tavsiye Yazılar

Sizden gelenler

Hakkında tılsımlı dualar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir